Kültür Sanat
Heidegger’in sekiz yeni çevirisi
Kutadgubilig dergisinin son sayısı 20. yüzyılın en etkili filozofları arasında gösterilen Martin Heidegger’e ayrıldı. Dergideki özel dosyada Heidegger’den Türkçe’ye ilk kez çevrilen sekiz önemli metin de yer alıyor.
- MURAT GÜZEL - AÇIKGÖRÜŞKİTAPLIĞI
Editörlüğünü Doç. Dr. Erdal Yıldız ile Engin Yurt’un yaptığı Heidegger özel dosyasında Heidegger’in düşünmesinin temel kavramları, Batı düşünce tarihindeki yeri, Heidegger’den etkilenen filozof ve düşünürler, Heidegger’in düşünmesinin Türkiye’deki alımlanış ÅŸekilleri baÅŸta olmak üzere geniÅŸ yelpazeli birçok önemli makale bir araya geliyor. Dosyada ayrıca Heidegger’den Türkçe’ye ilk kez çevrilen sekiz önemli metin de yer alıyor. Türkçe’de ilk kez görülen bu metinlerle ÅŸimdiye kadar Türkçe’ye çevrilmiÅŸ metinlerinde gizli kalmış bir Heidegger portresine de ulaÅŸmak mümkün hale geliyor.
Dosyaya katkıda bulunanlar arasında bizim dikkatimizi Heidegger’in Türk düşüncesindeki alımlanma sürecine dair farklı tarihsel doku örnekleri sunan Recep Alpyağıl ile Ahmet Demirhan’ın yazıları çekti. Recep Alpyağıl makalesinde Heidegger’in Nazi iktidarı altında 1933’te Freiburg Ãœniversitesi’ne rektör olmasıyla Türkiye’de yine aynı yıl CHP iktidarı tarafından ülkedeki tek üniversite olan Darülfünun’u kapatıp Ä°stanbul Ãœniversitesi adı altında açılmasını öngören üniversite reformu esnasında Felsefe bölümünden edebiyat, metafizik, ahlak gibi önemli unsurların neo-pozitivist bir anlayışla elimine edilmesini konu ediniyor. Almanya’daki Nazi rejiminden kaçan Yahudi neo-pozitivist filozof Hans Reichenbach’ın Ä°Ãœ Felsefe Bölümü’nde hayata geçirdiÄŸi icraatı felsefeyi bilime zorlayan, bilimle sınırlayan bir “ÅŸiddet” olarak gören Alpyağıl, reform esnasında Babanzade Ahmed Naim’in emekliye sevk edilmesini de felsefenin ana eklemi olan metafiziÄŸin, dolayısıyla ilahiyatın tasfiyesi olarak niteliyor.
Aynı yıl Peyani Safa’nın “Felsefe ve Diyalektik” baÅŸlığıyla yayınlanmış bir tebliÄŸinde Heidegger’e yaptığı atıftan yola çıkan Alpyağıl ünlü romancının Yalnızız ve Matmazel Noraliyanın KoltuÄŸu romanlarındaki Heidegger ve diÄŸer filozofların görüşlerinin etkilerini de serilmeyerek Türk düşüncesinde felsefe ile edebiyat ve diÄŸer alanlar arasındaki kopan baÄŸların, yıkılan köprülerin nasıl tekrar kurulabileceÄŸini tartışıyor.
Nazilik meselesi
Ahmet Demirhan’ın makalesi ise 1980 ve 90’larda bazı solcu entelektüellerin Heidegger’in “NaziliÄŸi” meselesi üzerinden yürüttükleri iki tartışmaya (ki ikincisi bir nevi ilk tartışma baÄŸlamının yeniden gündeme taşınmasıdır) odaklanarak, solcu aydınların bu baÄŸlamları, kendilerini içinde buldukları “aydın krizi”ne bir çözüm arayışı olarak kullanma giriÅŸimlerindeki aksaklık, eksiklik, yetersizlik ve çeliÅŸkileri sorguluyor.
Hem Alpyağıl’ın yüzyılın ilk yarısına tekabül eden doku analizi hem de Demirhan’ın yüzyılın sonuna denk gelen analizi Türk felsefesi ve düşüncesindeki söylemsel savrulma ve yırtılmaları, doku zedelenmelerini göstermesi bakımından okunması elzem metinler.
Dergide ayrıca Heidegger’in düşünme baÄŸlamlarına iliÅŸkin yer verilen diÄŸer metinler de düşünürün çabasını Türkçe’de deÄŸerlendirmeye imkan tanıyan metinler.
Alman toplumsal düşüncesi
Frédéric Vandenberghe, sosyolojinin Alman kurucu babalarından (Marx, Simmel, Weber) baÅŸlayarak Lukács aracılığıyla Frankfurt Okulu’na (Horkheimer, Adorno, Habermas) dek uzanan eleÅŸtirel teorinin sistematik bir yeniden-inÅŸasını sunuyor. YabancılaÅŸma, rasyonelleÅŸme ve ÅŸeyleÅŸme teorilerini derinlemesine analiz eden Vandenberghe, sadece tahakkümün gerçekliÄŸine ışık tutmakla kalmayıp özgürleÅŸimin olası yollarını da aydınlatacak olan, bugüne dair eleÅŸtirel bir teorinin teorik dayanaklarını soruÅŸturuyor. Kitabın Habermas üzerine olan bölümünün onun düşüncesinin geliÅŸimine deÄŸgin özgün bir yorumu olduÄŸunu belirtmeli.
Alman Sosyolojisinin Felsefi Tarihi, Frédéric Vandenberghe, Ayrıntı, 2016
Demokrasi nasıl demokratikleşir?
Althusser’in halefi olarak deÄŸerlendirilen Etienne Balibar demokrasi felsefesinin temel sorunlarını ele alırken Derrida, Rancière, Poulantzas, Arendt ve Laclau gibi isimlerle tartışıyor. Kitapta bir yanda modern dönemde özgürleÅŸme için verilen mücadelelerin ayrılmaz bir boyutu olan temel hakların dile getirilmesi ve kurumlaÅŸması sürecini konu edinen felsefi yazılar, öbür yanda siyasi gündeme, özellikle de açığa çıkardıkları siyasal sorunlar dolayısıyla küresel yankıları olan olaylara yönelik müdahaleler bulunuyor. Her iki grup yazının ortak hedefi ise ulusal sosyal devletin baÅŸlattığı ve neoliberal küreselleÅŸmenin hızlandırdığı “demokrasiden taviz verme” eÄŸilimi karşısında demokrasinin demokratikleÅŸtirilmesi...
Eşitliközgürlük, Etienne Balibar, çev. Oylum Bülbül, Metis, 2016
Henüz yorum yapılmamış.